9 Aralık 2009 Çarşamba

Retorikten Realiteye İnovasyon: Provokatif Soru(n)lar

İnovasyon bugünün yeni anahtar kelimesi. Üstelik, kendini içi hızla boşaltılan bir retoriğe mahkum eden, sloganlaşmış bir anahtar kelime.

Birileri "Zihni Sinir" işleri inovasyon zannede dursun, diğerleri ürün/hizmetlerin yeniden konumlandırılmasıyla fena halde inovatif olmaya çalışıyor; başkaları da ürün/hizmetin ambalajıyla oynayarak, yaptıkları makyajdan medet umuyor. İşlevsel olarak, "Belirli Günlerin Anlam ve Önemlerini Açıklamaya" çalışan Kompozisyon Yarışmalarından pek de farklı olmayan, inovasyon yarışmaları da işin cabası. Dahası, bunların hepsi de Reklam Bütçesinden karşılanıyor.

Bütün bu olan-biten, bana geçmişte bir gençlik dergisinin başına getirilen ünlü bir şarkıcının, ilk yazı işleri toplantısına dalarak "Çocuklar, kreatif olmalıyız!" demesini hatırlatıyor; sanki dergi o güne kadar "kreatif" değil de başka bir şeymiş gibi... Sanki şimdiye kadar "inovatif olmak" zorunda değildik de, başımıza gökten zembille inovasyon indi - bundan sonra artık bizi sadece inovatif olmak paklar...

Gayrı, vakit konuyu bir kaç provokatif soruyla açmanın vaktidir:
  1. İnovasyonun kapsamı ne olacak; süreç mi, ürün/hizmet mi, yoksa organizasyonel değişim mi?
  2. İnovasyonun sahibi kim olacak; bir değişim unsuru olarak birey mi, yoksa organizasyon mu; ya da sermaye mi?
  3. İnovasyonu kim, nasıl yönetecek?
  4. Toplumsal altyapımız inovasyona ne kadar açık?
  5. İnovasyonu gerçekleştirecek Ar-Ge altyapılarımız, ne kadar işler?
  6. Bu Ar-Ge altyapılarını işletecek, sermaye birikimi/tahsisi sağlanmış durumda mı?
  7. Yasal çerçeve, entelektüel mülkiyet haklarının korunmasını ne ölçüde destekliyor?
  8. İş kültürümüzde, işbirliği mekanizmalarını hayata geçirecek güven ilişkileri, ne kadar kurumsallaşmış durumda?
  9. Daha önemlisi, bu işbirliği mekanizmalarını işletecek deneyim ve beceriye sahip insan sermayemiz, ne durumda?
  10. Belki de en önemlisi; inovasyonu isteyen, inovasyonun gerektirdiği başlangıç maliyetlerini, paydaş ve pazar baskısını, iş yükünü ve yapısal değişimi gerçekten göğüsleyebilecek, kararlı bir yönetsel irade var mı?
Bu sorular daha yolun başı, üstelik....

2 yorum:

  1. Sonunda birisinin çıkıp yaldızlı kaplaması zaten sağından solundan dökülüp durmakta olan parlak sözlerin üstünü kazıyıp doğru soruları sormaya başlaması çok güzel olmuş. Tebrik ederim. İlerideki yazılarda saydığınız bu soruları açarsanız çok sevinirim.

    Belki de şu ilintili kelimeler için de biraz vakit ayırırsınız ileride:

    -motivasyon (gaza getirmenin şaşalı hali)
    -coopetition (fillerin tepişmesi legalize eden sözcük)
    -organizasyonel değişim (erk sahiplerinin işine gelmeyen personeli gözünün yaşına bakmadan şutlama/pasifize etme süreci)

    YanıtlaSil
  2. İlginize teşekkürler trek71.
    Bu soru(n)lar zaten işin başlangıcı dediğim gibi. İlerki mesajlarımda bunları yavaş yavaş açacağım. İlintili kelimeler konusundaki açıklamalarınıza bayıldım. Sanırım onlara da zaman-zaman değinme fırsatımız olacak. Selamlar...

    YanıtlaSil